Fujifilm fotoğraf makinesi alırken dikkat edilmesi gerekenler.

FOTOĞRAF MAKİNESİ ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Sizler için bana en çok sorulan soru olan ‘Fujifilm fotoğraf makinesi alırken dikkat edilmesi gerekenler’ başlıklı bir yazı hazırladım. Fujifilm bir gövde almadan önce okumanızı tavsiye ederim. O zaman başlayalım.

Çalışmak istediğiniz konuya karar verin

Fotoğraf makinesi almadan önce yapılan ilk hata, henüz temel eğitim bile almadan ekipman almaya kalkmaktır. Bunun neden hata olduğunu düşündüğümü açıklayayım: İlk sorun; fotoğraf çekmeye ve öğrenmeye heves edenlerin tamamen yabancı sulara açıldığını bilmemesi. İkincisi ise hangi konuda çalışmak istediğinden başlayarak o konu için gereken ekipmanın ne olduğuna kadar birçok konu hakkında bilgisinin olmaması. Buna rağmen kişi ekipman almaya kalktığında kulaktan dolma bilgiler ve mağazadaki satış elemanının insafına kalıyor biraz. 

Peki daha fotoğrafa başlamadan çekmek istediğimiz konuya nasıl karar vereceğiz? Aslında bu doğal bir süreç. Hangi tarz fotoğrafları daha çok izlediğiniz ve hangi tarz fotoğraf çeken insanları takip ettiğiniz sizin için bir kılavuz olacaktır. Yani hiç doğa fotoğrafı izlemeyen birisinin bu yöne eğilim göstermesi de pek muhtemel değil bana göre. Sizi neyin ateşlediğini az çok biliyor olmanız gerekiyor. Ancak bundan sonra o alanda hangi ekipmanların daha çok kullanıldığı ile ilgili bir araştırma sürecine girmek en mantıklısı.

Bir diğer konu da en azından bir temel fotoğrafçılık eğitimi almak. Bu konu şu yüzden önemli: Temel eğitim alırken eğitmeninizle haftalar boyunca iyi bir diyalog kuracaksınız. Fotoğrafta çalışmak istediğiniz alanı az çok belirleyecek ve eğitmeninizin yönlendirmesiyle ekipman seçiminizi gözden geçireceksiniz. Bu nedenle eğitmeninizin kim olduğu çok önemli.

Diyelim ki temel eğitiminizi aldınız, çalışmak istediğiniz alanı da seçtiniz. Artık ekipman alma konusunda daha bilinçli tercihler yapabilirsiniz. Böylece ihtiyacınız olmayan, kullanmayacağınız ürüne para vermeyecek ve size en doğru makineyi alarak zamandan ve paradan tasarruf edeceksiniz. 

Bütçenizi belirleyin

En önemli konulardan birisi de budur. Bazı arkadaşlar alacakları makineyi belirledikten sonra gereken parayı biriktirip satın alma işlemini tamamlıyorlar. Kimi arkadaşlar ise maddi açıdan sıkıntı yaşamadıkları için şöyle bir yanılgıya düşebiliyorlar: “Param var, en iyisini almalıyım” halbuki buna hiç gerek yok çünkü kullanmayacağınız ekipmana para yatırmanın bir anlamı yok. Basit ama ihtiyaçlarınıza cevap verebilecek makineyle başlamalısınız. İlerleyen zamanlarda duruma göre model yükseltmeniz gerekirse gerekli adımları o zaman atarsınız. 

Başlangıçta bütçenizi çok yüksek tutmayın. Giriş-Orta seviye bir makine size fazlasıyla yetecektir. Kafanızı karıştırmanıza gerek yok. Hep söylüyoruz, daha iyi ekipman daha iyi fotoğraf çekmenizi sağlamayacak. Eğitime daha fazla yatırım yapın. Eğitimin önemini asla küçümsemeyin. Burada eğitimden kastım, “diyafram- enstantane nedir?” değil. Sizi doğru yönlendiren, vizyon kazandıran, destek olan eğitmenleri bulun ve onların hayatınıza ve fotoğrafınıza katacağı değerleri asla es geçmeyin.

Kısacası küçük bütçe, giriş-orta seviye bir makine ve bol istekle yola çıkın. Sonrasında gerekirse üst seviye bir makine ile devam edersiniz.

Megapikselden ziyade iso başarımına dikkat edin

Makine üreticilerinin en büyük tuzağı bu: Yüksek megapiksel. Peki neden bu kadar büyük bir megapiksel yarışı var? Yine başa döneceğim, ekipman alırken dikkatsiz davranırsanız, henüz eğitiminiz bile yokken bu alana girmeye kalkarsanız yüksek megapikselli bir makinenin çok daha iyi olduğu yanılgısına düşersiniz. Tuzak da bu zaten. Evet, sensör büyükse yüksek megapiksel olumlu bir şey. Ama sensörü büyütmeden her yıl çıkan yeni modelde megapikseli 25 mp’den 50 mp’ye çıkardık söylemi sizi avlamaya yönelik bir hamleden başka bir şey değil. Bu yüzden bilinçlenmeden ekipman almayın dedim. 

Mesela Fujifilm 1.5 crop faktörlü makineler için 26 mp gayet yeterli, hatta fazla bile. Peki Fujifilm ne yapıyor? 50 megapiksel’lik makine yaptım diyor ama bu 50 megapikseli 1.5 croplu sensöre değil 4 kat daha büyük olan GFX 50 serisi orta formata koyuyor. Hatta bu sensör o kadar büyükki 100 mp bile koyulabilir ki GFX 100′ de bunu yaptılar. İşte yapılması gereken şey tam da bu. Yukarıda da yazdım, sensörü büyüttüğü sürece yüksek megapiksel’de hiçbir sorun yok.

Şimdi asıl konuya dönelim. Bu kadar megapikselden ziyade sizin bakmanız gereken asıl yer makinenin iso başarımının ne kadar iyi olduğu. Aldığınız fotoğraf makinesi 50 megapiksel sensöre sahip olup 1600 iso’da dağılan görüntüler ortaya koyuyorsa burada ciddi sıkıntılar var demektir. Aşağıdaki fotoğrafı Prag’da Fujifilm Xpro2 makinemle tamamen karanlıkta 25600 iso’da çektim. Görüntünün ne kadar temiz olduğunu görüyor musunuz? İşte size bunu sağlayabilecek markadan makine almalısınız.

Hüseyin Aldırmaz | Prag | Fujifilm Xpro2 / 10-24 / İso : 25600

Crop faktörlü bir makine için 26 mp çok iyi bir değerdir. Baskı tarafında da fazlasıyla büyük görseller elde etmenize yeter. Siz bunun üzerine iso tarafına dikkat edin yeter.

Dinamik aralık

Dinamik aralığın ne demek olduğunu birçok kişi bilmiyor. Özellikle fotoğrafa yeni başlayan ve makine alacak arkadaşlar bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip değil. Ama dinamik aralık makine alırken son derece önemli bir konudur. 

Peki nedir bu dinamik aralık? Fotoğraf makineleri ışığı belli bir noktadan veya sizin ayarladığınız belli alanların toplamından ölçer ve bunun karşılığında size belli değerler verir. İnsan gözünün dinamik aralığının 16 stop kadar olduğu biliniyor. Yani aydınlık ve karanlık alanlardaki detayları görebilme seviyemiz çok yüksek. Fakat fotoğraf makineleri genelde bu kadar yüksek dinamik aralığa sahip değil. Hal böyle olunca ışık ölçümünü karanlıktan yaparsanız aydınlık bölge patlayabiliyor ya da ölçümü aydınlıktan yaparsanız bu sefer de karanlık bölge çok kararıyor ve detaylar kayboluyor. 
İşte bu nedenle fotoğraf makinelerinde dinamik aralık önemli hale geliyor. Ne kadar yüksek dinamik aralığa sahipseniz aydınlık ve karanlık alanlardan o kadar fazla detay alabiliyorsunuz.

Bu Photoshop gibi fotoğraf düzenleme araçlarıyla çalışırken de bize çok büyük esneklikler sağlıyor. Şöyle ki; ben fotoğraflarımı her zaman aydınlık alana göre pozlarım ki patlamalar meydana gelmesin. Bu durum karanlık bölgelerin iyice kararmasına sebep olur. Yani bu yüksek dinamik aralıklı bir makinem varsa görüntüde hiç bozulma olmadan karanlık bölgeleri Photoshopta rahatlıkla aydınlatmak anlamına geliyor. Fujifilm GFX serisi makinelerin 10 stop dinamik aralığa sahip olduğunu hatırlatmakta fayda var. Alttaki görselde bir fotoğrafın orijinal pozlanmış halini ve karanlık bölgelerin sonradan açıldığı halini görüyorsunuz.

Hüseyin Aldırmaz | Fujifilm Xpro2 / 10-24

Fotoğraf makinesi alırken bu konuyu iyi araştırmanızı öneriyorum. Web üzerindeki detaylı testleri inceleyebilirsiniz. Ya da daha iyisi Fujifilm’in sizler için her hafta sonu ücretsiz olarak yaptığı X workshoplara katılabilir ve Fujifilm X serisi gövde ve objektifleri kendiniz test edebilirsiniz. (Bu aralar Korona virüsü sebebiyle workshoplar yapılmıyor)

Ağırlıklı olarak fotoğraf mı çekeceksiniz video mu?

Günümüzde artık fotoğraf makinelerinin video performansı inanılmaz seviyelere ulaştı. Hatta Türkiye de ve dünyada bazı dizi veya filmlerin Fujifilm X serisi gövdeleriyle çekildiğini biliyoruz.. Hal böyle olunca video tarafı da önem kazanıyor.

Yapmanız gereken, hangisine ağırlık vereceğinizi doğru tespit etmek.
Eğer hiç video işiyle uğraşmıyorsanız video için üretilmiş üst düzey özelliklere sahip bir gövde almanızın pek bir anlamı yok. Bu, bütçenizi de fazlasıyla zorlayabilir. Gerçi günümüzde birçok Fujifilm kamera artık hem fotoğraf hem de video tarafında çok başarılı fakat belirttiğim gibi, fiyat performans açısından üst seviyelerde.

Ben video tarafıyla çok ilgili olmadığım için X100 serisi ve Xpro serisi gövdeler kullanıyorum. Eğer video tarafına ağırlık veriyorsanız ya da her ikisi de sizin için önemliyle Fujifilm Xt3-Xt4 gibi gövdelere yönelmek gerekiyor. Video tarafı için teknik detaylara girmeyeceğim ama merakınız varsa aşağıdaki video ve linkten detayları inceleyebilirsiniz.

https://www.fujifilmshop.com/katalog/urun/fujifilm_x-t4_siyah

Sonuç olarak, fotoğraf makinesi almadan önce bu konuyu da dikkate alarak iyi bir değerlendirme yapmanızı öneririm. 

Sensör Boyutu

Belki de birçok insanın en anlamsız takıntısı sensör boyutu konusunda. “Makinem full frame olsun.” Hayır efendim, olmasın. Olmasına hiç ama hiç gerek yok. Teknolojik gelişmeleri yakından takip edenler bilir; sensör teknolojileri o kadar ilerlemiş durumda ki full frame ve crop’lu makineyle çekilmiş aynı görüntüye baktığınızda aradaki farkı anlamanız neredeyse imkânsız. Hal böyle olunca sırf tam kare sensörü var diye bir makineye 2 katı fazla ücret vermenin hiçbir anlamı yok. 

Fotoğraf makinesi almadan önce karşınıza çıkacak bu iki kavram yani crop faktör ve full frame kafanızı çok fazla karıştırabilir. Ama kafanız karışmasın, internet üzerinde iki sensör boyutu üzerindeki farklarla ilgili çok fazla teknik bilgi bulabilirsiniz. Ama unutmayın pratikte bu farkları gözle görmeniz çok zor. 

Bu sensör boyutlarının avantaj ve dezavantajları da var elbette. Büyük sensörlü fotoğraf makinelerinde piksel boyutlarının da büyümesi sonucunda görüntü kalitesinde bir artış sağlandığı doğru. Özellikle büyük pikseller az ışıklı ortamlarda ışığı daha iyi topladığı için kalite artıyor. Fakat sensör boyutu büyüyünce ışığın merkezden köşelere dağılması daha uzun sürdüğü için köşe kararması dediğimiz bir soruna yol açabiliyor. Bunun gibi kıyas yapılacak birçok konu varken şunu da unutmamak gerekiyor ki görüntü kalitesini etkileyen başka faktörler de var: Kullanılan yazılım, işlemci ve optik gibi.

Eğer crop faktörlü bir fotoğraf makineniz var ve görüntü kalitesinden bir şekilde memnun değilseniz bunun sadece sensör boyutu ile ilgili olmadığını bilin. Ama sensör boyutu sizin için önemliyse ve crop faktörlü bir makineniz varsa ya da almak üzereyseniz ve sırf daha büyük sensör olsun diye tam kare bir makineye yönelecekseniz bunu da tavsiye etmem. Çünkü aynı bütçeyle artık bir Fujifilm orta format gövde alabilirsiniz. Bu da size full frame’den 1,7 kat daha büyük bir sensör boyutu sağlar.

Fujifilm Gfx 50S / Sony a7II

Bana kalırsa sensör boyutunu bir kenara bırakın. Ben Fujifilm Xpro2 kullanıyorum ve sadece hobi amaçlı değil tüm mimari, reklam ve profesyonel işlerimi aynı makine ile yapıyorum. Yani hayatımı Fujifilm Xpro2 ile kazanıyorum. Siz hobi seviyesinde kalacaksanız crop faktörlü bir sensör fazla bile.

Wi-Fi ve Bluetooth özelliği var mı dikkat edin

Sanırım günümüzde hayatımızın her alanında artık hızlı olmak çok önem kazandı. Bu fotoğraf çekerken de zaman zaman bir gereklilik olabiliyor. Burada kameranın fotoğraf çekerken ne kadar hızlı çalıştığından bahsetmiyorum. Hız, hafıza kartından işlemciye kadar birçok alanda önemli.

Ama bir özellik var ki pratikte hızımızı çok artırabiliyor. Bu, özellikle fotoğraf paylaşımı düşünüldüğünde çok önemli. Makinenizin wi-fi veya bluetooth ile fotoğraflarınızı mobil cihazlara aktarabilmesi zamandan kazanmak için önemli. Sadece fotoğraf paylaşımı değil, aynı zamanda fotoğraf makinenizin cep telefonundan kontrol edilebilmesi noktasında da büyük kolaylık.

Fotoğraf makinesi alırken wi-fi veya bluetooth özelliği olup olmadığını mutlaka göz önünde bulundurun. Sonradan pişman olmamak için bu özellik önemli ve fazlasıyla faydalı.

Vizör sistemi

Vizör sistemi denince konuya hâkim olmayan bazı arkadaşlar ne demek istediğimi anlayamayabilirler. Özellikle sadece ve hâlâ DSLR makinelerin optik vizörünü kullanan arkadaşlar yeni elektronik vizörlere karşı önyargılı olabiliyorlar. Ama çağa ayak uydurmak da gerekiyor. Teknolojik gelişmeler elektronik vizörlerin inanılmaz geliştiğinin kanıtı.

Fujifilm makinelerde farklı vizör sistemleri mevcut. Öncelikle elektronik vizörlü kameralar var.  Elektronik vizör (EVF) ayarların nihai görüntüsünün önceden nasıl değiştiğini kesin olarak gösterdiği için çok önemli. Yani fotoğrafın nasıl çıkacağını deklanşöre basmadan görmenizi sağlıyor ve gerekirse düzeltmeler yapabiliyorsunuz. 

Bir de Hybrid vizör sistemi var ki inanılmaz bir sistem. Aynı anda hem optik (OVF) hem de elektronik (EVF) vizöre sahip kameralardaki sisteme Hybrid vizör deniyor. “Ben gerçek görüntüyü görmek istiyorum” diyorsanız optik vizörü kullanabilirsiniz. Ya da “elektronik vizör kullanmak istiyorum” derseniz hemen bu sisteme de geçiş yapabilirsiniz. Bu iki vizör sistemi arasından geçiş yapabilmek için makinenin ön sağ yüzündeki mandalı çekmeniz yeterli. Paha biçilmez bir sistem. 

Bu Hybrid vizör sistemi sadece Fujifilm X100 serisi ve X pro serisi gövdelerde mevcut. Diğer tüm kameralar elektronik vizöre sahip. Makine almadan önce bu sistemi test etmenizi öneririm. Nerede test edeceğinizi söylememe gerek yok sanırım 🙂

Tasarıma karar verin

Fujifilm marka bir makine almadan önce tasarıma karar verebilmeniz için bir üst başlıktaki vizör sistemi sizi yönlendirecek önemli tasarım başlıklarından biri. Özellikle Fujifilm hybrid vizörlü makineler, rangefinder dediğimiz bir tasarıma sahip. Vizör sistemi makinenin sol tarafında ve makine tasarımı da diğer X serisi gövdelerden oldukça farklı. Bu yüzden tasarım başlığı çok önemli.

Fujifilm X serisi makineleri ben kendimce 3 kategoriye ayırmak istiyorum. 

  • X serisi elektronik vizörlü makineler
  • Xpro serisi hybrid vizörlü rangefinder makineler
  • X 100 serisi sabit objektifli, hybrid vizörlü rangefinder makineler

Kafanız mı karıştı? 🙂 Karışmasın, hemen açıklıyorum. Sırayla gidelim: X serisi elektronik vizörlü makineler DSLR sistemde de gördüğünüz makine tasarımının küçültülmüş hali diyebiliriz. Tabii bu kabaca bir tabir oldu ama detaylara bu yazıda girmeye gerek görmüyorum. Eğer DSLR kullanmış ve o tasarıma aşinalığınızdan ötürü aynı tarzla devam etmek isterseniz bu serideki modelleri incelemenizi tavsiye ederim. En yeni model olan Xt4’ü ben test edemediğim için yine detaylı bilgi veremiyorum.

Fujifilm Xt4


Bir diğeri de Xpro serisi rangefinder tasarımlar. Yukarıda bahsettiğim hybrid vizöre ve farklı bir tasarıma sahip. Şu an en yeni model olan Xpro3’ü incelemenizi tavsiye ederim. Detaylı incelememe aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://fujiwalk.net/fujifilm-xpro-3/

Fujifilm Xpro3

 Son kategori X 100 serisi. Bu seride objektif sabit 23mm. Yani değiştiremiyorsunuz. Bu nedenle herkesin kullanabileceği bir makine değil. Yine rangefinder bir tasarım ve hybrid vizöre sahip. Yeni modeli olan X100V’yi incelemenizi öneririm. Ben bu makineyi test edemediğim için size detaylı bilgi veremiyorum.

Fujifilm X100V

Bu üç tasarım arasından seçim yapmakta zorlanabilirsiniz ama tüm makineleri inceleme şansınız olduğu için karar vermeniz daha kolay olacaktır.

Lcd ekran sizin için ne kadar önemli?

Bu başlığı dahil etmemim önemli bir sebebi var. Fujifilm en son çıkardığı üç üst seviye makinesinde de ekran tasarımlarında ciddi değişikliğe gitti. X100V, Xpro3 ve XT4. Bu değişiklikler yüzünden insanlar ikiye bölündü. Kimi beğendi kimi “bir önceki modeldeki gibi kalsaydı keşke” dedi. Özellikle Xpro3’teki radikal değişiklik ortalığı bayağı karıştırdı.

Lcd ekran birçoğu için çok önemli gibi görünüyor (benim için değil). Artık ekranların hem renk hem de görüntü kalitesi bakımından çok geliştiğini söylememe gerek yok. Böyle olunca birçok yeni ekran özelliği de birbiri ardına geliyor. Peki sizin için bunlar ne kadar önemli? Eğer ekranım hareket etsin, dokunmatik olsun, hem yatay da hem dikeyde ekranı etkili biçimde kullanayım diyorsanız o zaman makine almadan önce mutlaka Lcd ekran tasarımını kontrol edin. 

Xpro3 sadece yatayda alt açılardan kullanım bakımından faydalı, dikeyde ve üst açılarda hiçbir avantajı yok maalesef.

X100V yatayda alt açılarda ve üst açılarda kullanım için faydalı, ekran hareketleri bunlara izin veriyor ama dikey tutuşta alt ve üst açılarda bir faydası yok.

Xt4 yeni bir ekran tasarımına sahip, daha çok vlog’cular için tasarlanmış bir ekran. Ben Xt4 kullanmadığım için detay veremiyorum.

Sonuç olarak Lcd ekran sizin için önemliyse dikkatli olmakta fayda var.

Dayanıklılık, su ve toz koruması

Benim için sanırım en önemli kriterlerden birisi bu. Fotoğraf hayatım sokaklarda geçtiği için makinenin her tür koşula dayanıklı olması gerekiyor. Özellikle suya karşı dirençli olması çok önemli. Yağmur ve kış koşullarında bu dayanıklılık büyük önem arz ediyor ve sahada çok şeyi değiştiriyor. 

Fotoğraf makinesi almadan önce kendinize şu soruyu sorun: Yağmur, kar, aşırı soğuk hava veya sıcak ve tozlu ortamlarda fotoğraf çekecek miyim? Bu sorunun cevabı makine tasarımına karar vermeniz noktasında önemli. Cevabınız evetse alacağınız makinenin dayanıklılığını mutlaka araştırın. Şunu da unutmayın ki su ve toz koruması makinelerin kasasında ekstra bir kaplama anlamına geldiği için fiyat bir miktar artacak.

Fujifilm Xpro3

Ben su ve toz koruması olmayan bir makineyle çalışırken (Fujifilm x100) biraz zorlanıyorum. Makineye zarar gelmesin düşüncesi kafamı fazlasıyla meşgul ediyor. O yüzden Xpro2 gibi sağlam bir makineyle çalışıyorum ki bu düşüncelerden kurtulup fotoğrafa odaklanabileyim.

Bu yazıyı burada bitirelim. Bir sonraki yazımın başlığı “Objektif alırken nelere dikkat etmelisiniz” olacak. Öneri ve sorularınız olursa bu yazının altına yorum olarak yazabilirsiniz. 

©️Hüseyin Aldırmaz. Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yazar ve fotoğrafçının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Yazar: www.huseyinaldirmaz.com

Lütfen bu gönderiyi paylaşın, bilgi paylaştıkça çoğalır. Beni İnstagram'da takip etmeyi unutmayın. @huseyinaldirmaz