Fotoğraf okumaları: Ustalar

SOUTH AFRICA. Cape Town. 1999. Abbas.photos

Merhaba,

Bu ayki yazımızda İstanbul Perspektifi fotoğraf projesi katılımcısı arkadaşların, usta fotoğrafçıların fotoğraflarına yaptıkları yorumları paylaşıyoruz sizlerle. Her arkadaş ne hissediyorsa kısaca onu yazdı fotoğraflarına. Fotoğraflar kendilerine Hüseyin Aldırmaz tarafından verildi. Yani herkes kaderine razı geldi 🙂

Keyifli ve güzel yorumlar var, okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. O zaman buyrun.

The Leaning Tower of Pisa. Pisa, Italy. 1990. © @martinparrstudio / Magnum Photos

The Leaning Tower of Pisa. Pisa, Italy. 1990. © @martinparrstudio / Magnum Photos

Pelin Öztürk 

Martin Parr “The Leaning Tower of Pisa” isimli fotoğrafında bana göre tatlı bir telaşı anlatmış. Sistemin vahşi çarklarından özgürlük fırsatı bulup tatil yapmanın, sınırlı ömrümüzün telaşı.

Kalabalıklar içinde birden fazla konu, aynı an içerisine sığdırılmış ve size o anı yaşatıyor. Pisa kulesini görmeye gidip, klişeleşmiş o pozu veren birçok karakter genciyle, yaşlısıyla orada, renklerin doygunluğu ustaca kullanılmış. Kadrajındaki kişilerin o bakışları, göz temasları ve el hareketleri hem dinamizm katmış hem de beni fotoğrafın içine alıyor. 

Kalabalık bir insan grubu kadraj içine dahil olmuş fakat ustaca oluşturulmuş bir kompozisyon olarak fotoğraftaki anlatımın önüne geçecek gereksiz hiç bir detay bulunmuyor. 

“Anı” yakalamakta oldukça ustalaşmış bir sanatçı olduğunu düşünüyorum. 

Pool designed by Alain Capeilleres. Town of Le Brusc. Provence, France. 1976. © Martine Franck / Magnum Photos

Pool designed by Alain Capeilleres. Town of Le Brusc. Provence, France. 1976. © Martine Franck / Magnum Photos

Özlem Rodoplu 

Fotoğrafta ilk dikkatimi çeken öndeki hamak, üzerinde yatan kişinin beden şekli ve bunların yansıması yani gölgesi. Gölgenin net görüntüsü etkileyici gelirken sol alttaki nesnenin gölgesi varken gözüm kendisinin görüntüsünü arıyor. Sonra hamaktaki modelin bakış açısına bakıyorum ve farklı beden duruşu olan iki insan daha görüyorum. Birinin gölgesi varken diğerinin yere yatışı yüzünden gölgesi yok. Ağaçların gölgesiyle birlikte topu ve gölgesini fark ediyorum.

Arkadaki lambaları ve onların topla aynı geometrik şekli hoş bir tekrar duygusu verirken su topu mu yoksa o da lamba mı diye düşündürüyor ve fazla kurgu geliyor. Sağ üsteki hamak ve çocuklar fotoğrafın o bölümünü dolduruyor. Bir de orada su koltuğu görünüyor, çocuklarla karışmış.

Genel olarak baktığımda havuz başında tatil yapan insanlar var ama havuz sağ tarafa sıkışmışlık duygusu veriyor. Gözüm havuzu daha geniş görmek istiyor, bir de aynı yerde kesilmiş bir nesne var, onu görmek istemiyorum. Fotoğrafta geometrik şekiller (karoların karesi, havuzun kenarındaki iki küp, lambaların ve topun daire şekli), havuz başını topraktan ayıran ve devamında basamak oluşturan diagonal çizgi hoş görünürken lambaların ayaklarından sağa yatık bir perspektif fark ediyorum. Tatil fotoğrafı, havuz kenarındaki insanları görürken havuzu yeterince görememek boşluk duygusu veriyor.

Gölgeler kısa, ışığın dik geldiğini, öğle saatlerine yakın bir zamanda çekildiğini anlıyorum. Beyazın yoğun olduğu ve güçlü ışıkta çekilmiş ama pozlama kötü değil bence. Son olarak dikkatimi çeken fotoğrafın boyutu ne kare ne de 16:9, arada kalmış bir durumu var. Keşke kadraj yüzme havuzuna doğru genişleyip dikdörtgen tamamlanmış olsaydı dedim.

Cape Town, South Africa. 1999. © @abbas.photos / Magnum Photos

Cape Town, South Africa. 1999. © @abbas.photos / Magnum Photos

Çağrı Çetinkaya 

Bir denizin içinde 4 kişi. Denizin dalgalarının sesini duymaya başlıyorsunuz. Tuz kokuyor sanki…
Fotoğraf anındaki hareketi sağdaki papazın vücudunun duruşu ile görüyoruz. Güneş kadrajın içinde. Bu haliyle güneşin denize yakın bir seviyede olduğunu görüyoruz ve muhtemelen bir gün doğumu veya gün batımına bakıyoruz. 

Güneşin parlak beyazlığı ve papazların beyaz kıyafetleri birbirini tamamlıyor. Güneşe doğru götürdükleri kişiyi, güneşin saflığına bırakıp, sanki bir arındırma veya yeniden doğuş anı yaşıyorlar. 

Soldaki 3 kişi suyun içinde ilerliyor. Yerdeki köpüklere bakılırsa henüz kıyıdalar. Ortada duran kişinin belinde bir bağ varken, yanındaki rahiplerin kıyafetleri su ile ve rüzgar ile uçuşuyor. Ortada duran kişiyi bir yere yönlendiriyorlar. Sağdaki adamın elinde gördüğümüz haç sembollü sopa(?)dan, şahit olduğumuz olayın dini bir ritüel, bir kurban ediliş veya bir cezalandırma olabileceğini anlıyoruz. Denizde yürüyen insanlar ile arkadan onlara sesini duyurmaya çalışan yaşlı papaz arasındaki hareket akışı sayesinde durağan değil dinamik bir ana bakıyoruz.

Fotoğrafın yapıldığı zamanı, gün doğumu olarak yorumlarsak belinde bağ olan adamın günahlardan arındırma yeniden doğuş , gün batımı olarak düşünürsek cezalandırma veya idam izlenimi oluşturuyor bende.

Alex Webb, Nuevo Laredo, Tamaulipas, 1996; from Alex Webb: La Calle (Aperture/Televisa Foundation, 2016)

Nuevo Laredo, Tamaulipas, Mexico. 1996. © Alex Webb (@webb_norriswebb) / Magnum Photos

Mehmet Kumcuoğlu

Alex Webb‘in çektiği fotoğrafa ilk baktığımda arka plandaki gölgede kalan adam ve kız çocuğu ilgimi çekti. Sonra sağ tarafta bulunan çift ve en sonunda güneşten korunmaya çalışan adam…

Işık müthiş yakalanmış ve fotoğrafta farklı bir geometri mevcut, ilgiyi tekrar adam ve kız çocuğuna  çekiyor. Üç öznede ilginç bir derinlikte yakalanmış. 

Hayatın herkes için ritmin farklı olduğunu düşündürüyor. Kimileri ışıktan kaçarken veya saklanırken başkaları umursamaz şekilde ışıktan keyif alabiliyor.

Sergio Larrain / ENGLAND. London. Trafalgar square. 1958-1959.

Trafalgar Square, London, England. 1958. © @sergiolarrain/ Magnum Photos

M.Emin Yıldız

Fotoğrafı değerli kılan ve günümüze kadar ulaşmasını sağlayan şeyin Sergio Larrain’ in bu fotoğrafı çekmiş olduğu yer olduğunu düşünüyorum. 

Fotoğraf Londra’ nın ünlü Trafalgar Meydanı’ nda çekilmiş. Meydan adını 1805 yılında İngiliz donanmasının Fransız ve İspanyol donanmalarına karşı kayıpsız kazanılan Trafalgar Deniz Savaşı’ndan alıyor.  Bu savaş Napolyon’un İngiltere’yi işgal hayallerini suya düşürmüş ve İngiltere’ nin uzun yıllar boyunca özgür kalmasını sağlamıştır.

Fotoğraf da bu hikayeyle anlam kazanıyor.  Fotoğrafın netsizliği mekan  hakkında yeteri kadar bilgi vermese de, fotoğrafçının nerde çektiğini söylemesi fotoğrafın ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor.  Fotoğraftaki hareket izinin verdiği dinamizm, fotoğrafı canlandırıyor. O ana götürüyor insanı. 

Larrain bu fotoğrafın hikayesini bir yerde yazdı mı, birilerine anlattı mı, çekerken hangi hislerle çekti bilmiyorum ama bu fotoğrafla, karanlık günlerden aydınlığa, özgürlüğe uçan kuşlar, etrafta bu özgürlüğün tadını çıkararak oynayan çocuklar ve Trafalgar Savaşı’nda İngiltere’ ye zaferi getiren Horatio Nelson mağrurluğuyla özgürlüğe kanat çırpan kuşları izleyen çocuk bize yaşanan her anın değerli olduğunu, bu özgürlüğün kolay kazanılmadığını ve ona sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini anlatıyor.

Dancer’s skirt. Feria in Sevilla. Spain. 1987. © Inge Morath / Magnum Photos

Dancer’s skirt. Feria in Sevilla. Spain. 1987. © Inge Morath / Magnum Photos

Uğur Koçak

Inge Morath’ı ilk defa tanıyorum bu fotoğraf ile. İlk dikkatimi çeken dans ve hareket oldu. Elbisenin noktalı olması dans hareketini daha da belirgin hale getirmiş. Sanki noktaların birleşip çizgi yapması gibi, akışkan çizgiler oluşturmuş. Bir de fotoğrafın ışık ve kontrast dengesi çok hoşuma gitti.

Diğer bir detay ise yüzlerin görünmemesi, fotoğrafta dansa ve harekete odaklanmamızı sağlıyor gibi. Bunun sayesinde ayaklarına ve yere odaklandığımda, yerdeki o dans hareketlerinin izi gözüme çarpıyor. Yüzler görünmediği ve sadece bu kadın dans ettiği için ister istemez görünmeyen kısma bir merak da oluyor.

The strengths of the soul. Puente Genil, Spain. 1976. © Cristina García Rodero / Magnum Photos

The strengths of the soul. Puente Genil, Spain. 1976. © Cristina García Rodero / Magnum Photos

Pınar Kaya

Cristina Garcia Rodero’nun ‘The Strengths of the Soul’ isimli eseridir. Bu fotoğrafa baktığımda öncelikle muhtemelen dini bir kutlama, ayin gibi bir olay algılıyorum. Muhtemelen kutlama sonrası çekilmiş bir fotoğraf, çünkü dini bir ritüelin ipuçları değil de, hayatın içinden çok daha gerçek, doğal ve spontane bir kare yakalanmış gibi; karakterlerin elinde dini simgeler yerine birinin elinde şarap şişesi ve kadeh, arkadaki askerde ise sigara var. Fotoğrafın siyah-beyaz olması konuyu yine de daha mistik görmemizi sağlamış bence. Renklerin bilgi verme gayretinden işi koparıp daha kavramsal bir yere çekmiş.

Fotoğrafta iki rahip perspektiften dolayı ön planda, ama arka plandaki asker de bu kutlamanın bir parçası, onlara bakıyor. Resimdeki kahramanlar sanki insani ve tanrısal olanı simgeliyorlar. Elinde dünya küresini tutan ve taç giymiş gibi başının üzerindeki beyaz güvercine bakan rahip belki de tanrıyla kurulan mistik bir ilişkiyi düşündürürken içen ve kutlama yapanlar dünyevi olanı çağrıştırıyor.

Kapalı bir kompozisyon, arkadaki açık kapı ve yerdeki karolar gözü hikayeye odaklıyor. Ana hikaye de zaten fotoğrafın üstteki üçte birinde oluşturulmuş. Akan zamanın içinde çekilen fotoğrafla anlık bir kare dondurulmuş.”

New York. USA. 1998.⁠ © @chien_chi_chang / Magnum Photos

New York. USA. 1998.⁠ © @chien_chi_chang / Magnum Photos

İlker Balpınar

Büyük ihtimalle sabah saatleri, sokakta bir koşuşturma hakim. Fotoğrafın çekildiği yere göre karşı şeritteki trafik tıkalı. Belli ki kentin iş merkezi arkamızda kalıyor.

Model yeni uyanmış, sabah mahmurluğunu evinin yangın merdivenlerine açılan balkon kapısının önüne koyduğu bir sandalyede, geleneksel yemek kültürüne ait tabak ve çubuklarla sabah kahvaltısını yaparken atmaya çalışıyor.

Ve ne yazık ki memleketinde değil. Birazdan ‘işim’ dediği, belki de kaçak olarak karın tokluğuna çalıştığı yere, modern kölelik sistemi içindeki yerini almaya gidecek.

Fotoğrafın çekim tekniğine gelecek olursam, her ne kadar arabaların modellerinden 90’ların ortası olduğunu tahmin ettiğim fotoğraf, siyah-beyaz tercih edilmiş. Bu aynı zamanda bana yukarıda çizdiğim karamsar tabloyu da hissettiren en önemli etken.

Sokaktaki sabah telaşı da hissettirilmiş fotoğrafta ve yaklaşık 1/10 – 1/15’lik bir enstantane kullanılarak arabalardaki hareketi ve hareketin yönünü bize gösteriyor.

Fotoğraf çekilirken, kentin ana caddelerinden birinin üzerinde olduğunu düşündüğüm bina üzerinde alınan pozisyon, caddenin o mahalleyi uçtan uçta kestiğini ve kent merkezinin ne tarafta olduğunu net bir şekilde gösteriyor.

Lütfen bu gönderiyi paylaşın, bilgi paylaştıkça çoğalır. Beni İnstagram'da takip etmeyi unutmayın. @huseyinaldirmaz