Fotoğrafta Ön görselleştirme
Bana göre ön görselleştirme fotoğrafın en önemli adımıdır. Bu nedenle, fotoğrafı çekmeye yeltenmeden önce belirli bir mesai harcamak gerekir. Ön görselleştirme tasarım yapmak demektir. Tıpkı bir kâğıda bir şeyler çizer gibi kadraja girecek tüm öğelerin yerlerini belirlemektir; bir seçim yapmaktır. İzleyiciyi kendi amaç ve doğrultumuzda yönlendirmek için sahneyi bilinçli olarak düzenlemektir. Bilgi, birikim ve deneyim gerektirir.
Görme başlı başına bir olaydır. Herkes tarafından açıkça görüleni değil, sıradan olanda bakılıp da görülemeyeni görebilen ve açığa çıkarabilen kişidir fotoğrafçı. Ön görselleştirme yapabilmenin ilk koşulu da “görmek”tir. Söyleyecek bir sözü olmak, bir cümle kurmak görmekle başlar. Zihinde gelişir, makine olmadan çekilir ve belleğe kaydedilir. Fotoğrafsız fotoğraftır ön görselleştirme.
Yaratıcı yetiye sahip olmak gerekir, teknik bilgi bu noktada tek başına bir anlam ifade etmez. Tekniğe hâkim olmak gerekir evet ama teknikte boğulmamalıdır. Biçim ve içerik kaynaşmalı, biçimden yoksun fotoğraflar için mazeret uydurulmamalı, fotoğrafçı kendisine karşı dürüst olmalıdır. Başarıya ulaşamamış bir fotoğraf için içeriğin tek başına her zaman bir fotoğrafı oluşturamayacağını bilmeli, arka plan ve objeler biçimden bağımsız düşünülmemelidir.
Çoğu zaman kalabalıklar içinde öylece durup gözlem yaparsınız, objelerin karmaşası içinde belli bir düzen arar, bunun için ışığı, bakış yüksekliğini ya da kendi yerinizi değiştirirsiniz. Kalabalıklarda görünmez olmanın bir yolunu bulmanız gerekir. Böyle bir durumda göz görür, zihin çalışır, saniyenin 250’de birinde ön görselleştirme yapmak ve fotoğrafı almak zorundasınızdır. İşler ters gittiğinde mazeretiniz yoktur; an sonsuza kadar kaybolmuştur ve geri alamazsınız. O iyi fotoğrafı alabilmek için yüzlerin, ışığın ve gölgenin sürekli değiştiği hıza ayak uydurabilmelisiniz.
Sahne içinde bir ayrıntı sizi ateşlemeli, etkilemeli ve harekete geçirmelidir. Bu, fotoğrafik anlatımınız için bir başlangıç noktasıdır. Tüm fotoğraf bu ayrıntı üzerine inşa edilmeli, gereksiz tüm detaylar dışarıda bırakılmalıdır. İnsan gözü görüntüler üzerinde çok hızlı tarama yapabilir. Bir objeden diğerine atlar, süjeler içinde boğulmamak için seçiminizi hızlı yapmalı ve ortaya sizi ilk gördüğünüzde etkileyen asıl ayrıntıyı bütünleyecek bir tasarım çıkarmalısınız. Her şey o kadar hızlı gelişir ki “an” kamera içine hapsolur fakat vizörden bakmaya devam etmeli ve hapsettiğiniz anın sonrasını izlemelisiniz. Bu sizin hangi “an”da karar kıldığınızı anlamanız için gereklidir. Bazen erken davranmış bazen ise geç kalmışsınızdır.
Vizörden görünen görüntü yorumumuzu şekillendirir. Var olan, akıp giden gerçekliğin içinden bir kesittir sadece. Bu kesit düşlerimizin bu gerçekliğin içinden açığa çıkmasına sebep olur. Bu karşılaşmaya hazır olmak gerekir. Vizörün dışındaki dünyadan soyutlanmalı ama farkında da olunmalı ki düş ile gerçek arasında bir bağlantı kurabilmeli ve o anı saklayabilmeliyiz.
Tesadüflere duyarlı olmalısınız çünkü dünya sürekli bir devinim halindedir. Siz de bu devinim karşısında duyarsız kalamazsınız, kalmamalısınız. Kendinizi ritme kaptırmalı, etrafınızda gelişebilecek tüm hareketleri incelikle takip etmelisiniz. Dikkatinizi dağıtacak her şeyden uzak durmalı ve odaklanmalısınız. Ancak bu sayede bir tesadüfle karşılaşabilir, bakışınıza şekil verebilir ve hareketi yakalayabilirsiniz. Bu, hareketle eş zamanlı olmak demektir.
Sokakta fotoğraf çekebilmek için sokağın ruhunu anlamalı, ritmine ayak uydurmalısınız. İyi bir tasarım yapabilmek için sokağın aynası olmalı, sıradanı sıra dışı gösterebilmelisiniz. Hislerinizin bilincine varmalı, bunları ifade edebilmeli ve fotoğrafa yansıtabilmek için kimi zaman kalabalıklarda kimi zaman da kendi benliğinizde kaybolmalısınız.
©️Hüseyin Aldırmaz. Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yazar ve fotoğrafçının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.
Yazar: www.huseyinaldirmaz.com