Röportaj: Serkan Tuna

Konser Fotoğrafçılığı: Röportaj

Fujiwalk: Öncelikle sizi tanımayanlar için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Serkan Tuna: 1984 Ankara doğumluyum. Doğum fotoğrafçısı bir eşe ve bir erkek çocuğa sahibim. Biyoloğum. Yüksek lisansımı Kanser Genetiği üzerine yaptım. Biri yurtdışı olmak üzere 4 kere doktora bıraktım maalesef. 7 yıldır bir devlet kurumunda Tarımsal Ar-Ge destekleri üzerine çalışmaktayım. Öncesinde de yüksek lisans ve doktora süresince 5 yıla yakın bir akademi tecrübem var.

Fotoğraf geçmişime gelirsek, bu hikâyeyi iki kısma ayırıyorum. İlk bölüm; rahmetli babamın emekli ikramiyesinden bana verdiği para ile 2007 yılında aldığım ilk DSLR ile geçen yaklaşık 6 yıllık kör bir dönem. Kör bir dönem çünkü eğitim almadan, deneye yanıla bir şeyler üretmeye çalıştığım bir dönem. Geriye dönüp bakınca çok da verimli olmadığını söyleyebilirim. İkinci kısımsa şu anki işime başladığım dönemle başladı. Fujifilm Shop’larda verdiğim seminerlerde de özellikle bu bölümü anlatmayı seviyorum.

Akademik kariyer yaparken yaptığım her iş bir şekilde beni tatmin ediyordu. Deney yapmak, öğrencilere ders anlatmak, bilimle uğraşmak bir şeyler üretebilmek… Ne zaman ki memur hayatı yaşamaya başladım, bir şeyler üretemez hale geldim; farklı arayışlar içine girdim. Tam da bu dönemde ara ara deneye yanıla kullanmaya çalıştığım DSLR makinemi tekrar keşfettim. Bir şeyler üretebilmeye başladım. Daha önce işimden elde ettiğim tatmini fotoğraftan elde etmenin yollarını arar oldum.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Bildiğimiz kadarıyla son zamanlarda sadece konser fotoğrafçılığı ile ilgileniyorsunuz. Ne kadar süredir bu işle uğraşıyorsunuz ve sizin için müzik ne ifade ediyor?

Serkan Tuna: 2016 yılından beri konser fotoğrafları çekiyorum. Konser fotoğrafçılığı da benim için ilginç bir tesadüfle başladı diyebilirim. Her önüme gelen konuda fotoğraf çektiğim bir dönemdeydim. Kendime bile itiraf edemesem de pazar günü fotoğrafçılarından olmak üzereydim. Bir fotoğrafçı krizi benim için kapıdaydı. Ya çekimlerimi daraltıp bir konu üzerine çalışacaktım ya da fotoğrafçılıktan soğuyacaktım. Tam da bu sırada sokakta gördüğüm bir afiş hayatımın son 4 yılını değiştirdi. Bir konser afişi; liseden bir arkadaşım sahnede olacaktı. Makinamı alıp gittim. Fotoğraf çektim ve sevdiğim müziği canlı dinledim. Hayatım için önemli dönüm noktalarından biriydi benim için.

Müzik ortaokul yıllarından beri hayatımın hep merkezinde. İyi bir müzik dinleyicisiyimdir. Eskiden iyi de bir arşivciydim ama şimdi maalesef her şey gibi müzik de dijital oldu. Streaming platformlarından takip ediyorum müziği. 5-6 yıl kadar davul çaldım lise ve üniversite yıllarında. Ara ara birkaç deneme daha yaptım daha sonraları ama istediğim seviyeye hiçbir zaman ulaşamadım. Son denememden sonra da tamamen vazgeçtim müzik yapmaktan. Hatta son provada beraber çaldığım bir arkadaşım müzik yapmak mı müziğin fotoğrafını mı çekmek mi diye sorduğunda hiç tereddüt etmeden fotoğrafı seçmiştim.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Merak edenler için son dönemde kullandığınız ekipmanlarınız neler?

Serkan Tuna: Çok yakın tarihte kameramı değiştirdim. 2019 Aralık’tan beri XH-1 kullanıyorum. Belki de Türkiye’deki son Fujifilm XH-1’den birini ben almışımdır. Daha önce de 2 yıla yakın XT-1 kullandım. Öncesinde de DSLR kullandım konserlerde. Yeri gelmişken aynasız makineye bu kadar geç geçmiş olmanın pişmanlığını yaşadığımı belirtmeliyim.

Fujiwalk: Hazır ekipman demişken, konser fotoğrafçılığı için özellikle hangi objektifleri tavsiye edersiniz?

Serkan Tuna: Bir konser fotoğrafçısının geniş bir objektif parkuru olmalıdır. Telefoto objektifi de olmalıdır, geniş açısı da olmalıdır. Çünkü konserlerin gerçekleştiği mekanlar, bu mekânların imkanları çok farklılık gösterebilir. 100 kişilik küçük bir mekânda belki telefoto objektif kullanamayabilirsiniz ama büyük bir festivalde kendinizi sahnenin en önünde bulduğunuzda geniş açı bir objektife ihtiyaç duyabilirsiniz. Objektif konusunda en çok dikkat edilmesi gereken özellik diyafram açıklığıdır. Hem konserlerin yetersiz ışık koşullarında hem de sığ alan derinliği elde etmek için f/2.8 ve daha açık diyafram değerleri konser fotoğrafı çekilecek objektifin istenen özelliklerindendir.

Ben objektifler konusunda şanslıyım. Çünkü eşim benden önce Fujifilm kullanıyordu. Ben sistemimi değiştirince birkaç küçük takviyeyle geniş bir objektif parkuruna sahip olduk. 10-24mm f/4, 16-55mm f/2.8, 55-200mm f/3.5-4.8 değişken odaklı objektiflerimiz ve bir tane de sabit odaklı 35mm f/1.4 objektifimiz var.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Dünya geneline baktığımızda bazı fotoğrafçıların sadece belli bir tür müzik yapan gruplar üzerinde çalıştığınız görüyoruz. Sizin de böyle bir seçiminiz var mı?

Serkan Tuna: Kesinlikle var. Öncelikle sevmediğim ya da dinlemediğim bir müzik tarzını çekmemeyi tercih ediyorum. Tercih ettiğim tarz da metal ve rock müziğin her türüdür. Bu tarzların dışında belki birkaç kez zorunda olduğum için fotoğraf çekmişimdir. Ama şimdi o fotoğrafların akıbetini hiç hatırlamıyorum. Arşivimde bile değiller. Müziği hissetmeden, o müziğin ne anlattığına, nasıl anlattığına odaklanmadan fotoğraf çekebilmem mümkün değil. Dediğim gibi zorunda kaldıklarımda ise nerdeyse sadece deklanşöre basıp ruhsuz fotoğraflar çektiğimi itiraf edebilirim. Diğer açıdan baktığımızda sahnedeki müzisyenin ne anlattığı, nasıl anlattığı önemlidir benim için. Bana bir şeyler hissettirmesi lazım. Ben bu duyguları rock ve metal müzikte hissedebiliyorum. Bu yüzden de sadece rock ve metal müzisyenlerinin fotoğraflarını çekiyorum.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Konser fotoğrafı çekebilmek için izin almanız gerektiğini biliyoruz. Bu izin tüm konser süresi için mi yoksa sadece birkaç şarkı ile sınırlandırılıyor mu?

Serkan Tuna: Genel işleyişe göre konserlerde ilk 3 şarkı kuralı geçerlidir. Yani fotoğrafçılar ilk 3 şarkıda fotoğraf çekebilirler.  80’lerde, fotoğrafçıların kullandığı flaşlar sebebiyle rahatsız olan Bob Dylan tarafından koyulduğu düşünülen bu kural, neredeyse bir standart haline gelmiştir. Ama tabii işin içinde başka faktörler de vardır ve duruma göre bu kurallar değişir. Ben biraz kendi çalışma planlarımdan bahsedeyim. Böylece izin olayını da anlatmış olurum.

Türkiye’ye gelen yabancı grupların fotoğrafını çekmek için organizasyonlarla anlaşıyorum. İlk 3 şarkı için en önden yani pit dediğimiz alandan çekim yapıyorum. 3 şarkı sonrası fotoğraf çekimi için bir sınır yok ancak pit’ten çekim yapamıyorum. Bunun müzisyenin konsantrasyonunu bozmamakla ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Bu tarz konserlerde organizasyon kaç fotoğrafçının akredite olacağını belirliyor. Yani elini kolunu sallayan fotoğraf makinesini konser salonuna sokamıyor. Bir diğer çalışma stili özellikle yerli gruplarla yaptığım çekimler. Grupla ya da grubun menajeriyle anlaşma yaptığım sürece şarkı sayısı veya çekim yapılan yer sınırlaması olmadan dilediğim gibi çekim yapabiliyorum. Bazı konserler için mekânla anlaşıyorum. Bu tarz izinler çekim yapılan yer anlamında biraz daha sınırlayıcı oluyor ancak yine şarkı sayısı sınırlaması yok. Daha küçük konser salonları içinse herhangi bir izne gerek duyulmuyor. Daha samimi bir ortamda olması sebebiyle çekimler de daha rahat oluyor. Yani mekâna, gruba, organizasyona göre izinler değişebiliyor.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Bugüne kadar fotoğrafını çektiğiniz ve sizi en çok heyecanlandıran etkinlik hangisiydi? Neden?

Serkan Tuna: 2019 yılı Kasım ayında Dr. Skull konseri. Türkiye metal müziği açısından son derece önemli ve tarihi bir konserdi. Tıp kariyerleri için müziği bırakan grup elemanları tek bir konser için 25 yıl sonra bir araya geldiler. Lise yıllarında kasetlerini tekrar tekrar dinlediğim bu grubu canlı izleyebilmek bile beni heyecanlandırmaya yeterdi. Ben bir de üstüne bu muhteşem anların fotoğraflarını çektim.

Fujiwalk: Sahne fotoğrafçılığın belki de en zor yanlarından biri çok farklı ışıklarla çalışmak zorunda kalınması. Bu sorunun üstesinden nasıl geliyorsunuz? Özellikle kırmızı ve mavi ışıkla nasıl baş ediyorsunuz? Özel bir çözümünüz var mı?

Serkan Tuna: Bu durumu çözebilmek biraz zaman aldı. İki temel uygulamam var. İlki çekim anında yüksek hızda seri ve raw formatında çekim yapmak. Diğeri de çekim sonrasında fotoğraf işleme programlarıyla ışığın sıcaklığını değiştirmek. Seri çekim yaparak çok hızlı değişen ışık koşullarında istediğim görüntüleri net bir şekilde elde edebiliyorum. Raw formatı kullanarak da fotoğrafa istediğim renk sıcaklığını verebiliyorum. Tercih ettiğim belli ayarlar var. Eğer bu değerlerle de istediğim gibi bir fotoğraf elde edemiyorsam fotoğrafları siyah-beyaza çeviriyorum.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Konser öncesinde mekânda nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz. Öncesinde bu hazırlığı yapmak için zaman ve fırsatınız oluyor mu?

Serkan Tuna: Eğer konserin gerçekleşeceği mekânda daha önce çekim yapmadıysam, konser öncesi keşif yaparım. Çekim yapıyormuş gibi makinem omzumda salonda nerelerden hangi açıyla çekim yapmam gerektiğini planlarım. Ayrıca kulis geçişleri, varsa balkonun girişi vb. bakarım. Bir de eğer çekim anında ekipman çantamın fazlalık olacağını düşünüyorsam, kendime güvenli bir yer ararım. Özellikle tek başıma çekim yapıyorsam konser öncesi güvenlik görevlilerine, garsonlara kendimi tanıtırım ve onların birkaç kare fotoğrafını çekerim. Konser sırasında ne olacağını kimse bilemez. Konser sırasında güvenebileceğiniz ve sizi koruyabilecek insanların olması önemlidir.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Sahnede sevdiğiniz bir grup varken çekim yapmak zor oluyor mu? Müziğin ritmine kapılıp gitmeden çalışabiliyor musunuz? Ya da ara sıra siz de o anın tadını çıkarıyor musunuz?

Serkan Tuna: Daha önce de bahsettiğim gibi sevmediğim grubun fotoğrafını çekemem. Bir şekilde ya grubun müziğiyle ya da müzisyenlerle bir bağ kurmam gerek. Tam olarak aslında benim yaptığım da sizin sorduğunuz soruda gizli. Ben müziğin ritmiyle fotoğraf çekiyorum. Eğer bir gitarist solo atıyorsa ona odaklanıyorum. Eğer vokalist seyirciyi coşturmak için seyirci ile iletişimdeyse ben de hemen orada seyircinin içinden biri oluyorum. Ben konserlerde o anın tadını fotoğraf çekerek çıkarıyorum. Konser fotoğrafları çekmeye başladıktan sonra sadece bir kere makinam olmadan konsere gitmek durumunda kaldım. O konserde de her an makinesiz fotoğraf çektim.

Fujiwalk: Fotoğraf çekerken sahnedeki grup ya da kişiyle hiç sorun yaşadığınız oldu mu? Olduysa nasıl üstesinden geldiniz?

Serkan Tuna: Genelde konserlerde bu tarz sorunlar yaşamadım. Kurallara uyarım. Çok yakın fotoğrafçı arkadaşlarım anlaşmalı oldukları grupların konserlerinde bana 3 şarkı kuralı uyguladıkları zaman bile sorun çıkarmadım. Hatta grubun anlaşmalı fotoğrafçısı sosyal medyadan bana fotoğraf sildirttiği zaman bile bunu dert etmedim. Çekim aşamasında sadece İngiliz bir grupla sıkıntı yaşadım. İki fotoğrafçı organizasyonun fotoğrafçısı olarak konserdeydik. Aynı andan aynı fotoğraflar olmasın diye farklı yerlerde konumlandık. Arkadaşım ilk 3 şarkı pit’teydi, ben de arkadaydım. Sonra yer değiştirelim dedik. İlk 3 şarkıdan sonra beni pit’te gören grubun gitaristi şarkı arasında beni pit’ten çıkarttı ve gayet alaycı bir şekilde bana gülümsedi. O an çok sinirlendim. Ama yapacak da bir şey yoktu. Pit’ten çıkıp arka taraflardan çekime devam ettim. Bu küçük olay haricinde herhangi bir sorun yaşamadım.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Bize biraz Photobook Collective’den bahseder misiniz?

Serkan Tuna: Sosyal medyada konser fotoğrafçılığı üzerine araştırma yapınca karşıma birkaç tane uluslararası platform çıktı. Öncelikli olarak bunların neler yaptığını araştırdım. Sonrasında Türkiye’deki durumu inceledim. Ardından iki yakın konser fotoğrafçısı arkadaşım Levan Uzbay ve Kaan Koçakoğlu’na bu konuyu açtım. Buna benzer bir oluşum var mı, biz neler yapabiliriz, kimler dahil olabilir, biz fotoğrafçılara ne verebiliriz, bu oluşuma dahil olmak fotoğrafçılara ne katar konularında uzun uzun tartıştık. Şöyle bir manifesto ile yola çıktık:

Bu platformun birincil amacı konser fotoğrafçılarına ve konser fotoğrafçısı adaylarına destek olmaktır. Yıkıcı rekabeti bir kenara bırakarak, fotoğrafçıların birbirlerine destek çağrısı yapmalarını savunmaktayız. Farklı şehirlerdeki konser fotoğrafçılarının bir arada iş yapabileceğini göstermek, çok bireysel gözüken fotoğrafçılığın aslında kolektif çalışılırsa daha da verimli hale geleceğini anlatmak istiyoruz.

Bu kolektifte şu anda İstanbul’dan Levan Uzbay, Burak Baban, Laçin Temoçin, Melis Gözüyukarı, Burak Bayrak, Onur Tonba ve Esra Atakan; İzmir’den Onur Pullukçu ve Rutkay İnkayalı, Kocaeli’den Emre Taban ve Ankara’dan Kaan Koçakoğlu ve ben olmak üzere toplamda 12 kişiyiz. İstanbul’da ve Ankara’da anlaşmalı olduğumuz konser salonları var ve onların bütün konser fotoğrafları işlerini bizim ekibimiz yürütüyor. Ayrıca yine anlaşmalı olduğumuz birkaç organizasyon firması var. Özellikle yurtdışından grup getirdiklerinde İstanbul, Ankara ve İzmir turne fotoğraflarını biz çekiyoruz. Bunun haricinde konser fotoğrafçılığı ile ilgili seminerler, eğitimler veriyoruz ve fotoğraf paylaşımı çalışmaları yürütüyoruz.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Konser öncesi müzisyenler tarafından ses kontrolü yapılır, peki siz sahne fotoğrafçısı olarak konser ya da gösteri öncesinde sahne ışığını test edecek fırsatı bulabiliyor musunuz?

Serkan Tuna: Işık denemek için çok fazla imkân olmuyor. Ama genelde konserlerin gerçekleştiği mekânlar aynı olduğu için yavaş yavaş ışık kapasitesini, bir ışık teknisyeninin o mekânda o ışık koşullarında neleri yapabileceği öğrenilebiliyor.  Bende de durum böyle oldu. Belirli bir mekânda belirli bir grup belirli bir şarkıyı çalarken ışığın ne olabileceğini tahmin eder duruma geldim. Nadir de olsa çok zor ışık koşullarında çalışmak durumunda kaldım. Böyle durumlarda konser sırasında ışık teknisyeninden ricada bulunuyorum. Özellikle düzenli çalıştığım grupların ışık konusunda özel bir şovları varsa bana bu konuda bilgi verilmesi yeterli oluyor.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Etkinlik öncesi sanatçı ya da sanatçı grubuyla fikir alışverişinde bulunuyor musunuz?

Serkan Tuna: Yurtdışından turneye gelen gruplarla böyle bir durum söz konusu değil ama düzenli çalıştığım gruplarla fikir alışverişi oluyor. Her şeyden önce beni de artık grubun bir elemanı gibi gördükleri için paylaşımlarımız daha farklı bir seviyede. Beni bir fotoğrafçıdan çok arkadaşları gibi görüyorlar. Sadece görsellik anlamında değil, genel olarak bana fikir sorabiliyorlar. Bazen fotoğraf anlamında özel isteklerde bulundukları da oluyor ya da ben onlardan istekte bulunabiliyorum.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Ülkemizdeki eğlence ve etkinlik sektörü sahne fotoğrafını profesyonel bir iş olarak görüyor mu? Hak ettiğiniz değeri görüyor musunuz?

Serkan Tuna: Öncelikle biraz maddiyattan konuşmak gerek. Ben konser fotoğrafçılığından kazandığım parayla hayatımı geçindirmiyorum. Bu anlamda tuzum kuru diyebilirim. Ama sektörün içinde olduğum için yaşanan sorunları az çok biliyorum. İsim vermeden bir örnek vermem gerekirse, Türkiye’nin en çok para kazanan müzisyenlerinin kaşelerinde en düşük ücret fotoğrafçıya verilmektedir. Bu da aslında konser fotoğrafçısına verilen değeri göstermektedir. Sadece ülkemizde değil, yurtdışında da durum buna benzer. Birkaç süper star konser fotoğrafçısını saymazsak özellikle freelance çalışan konser fotoğrafçılarına bakış da bu şekilde. Hatta konser fotoğrafçıları için şöyle bir tabir bile var: Bedava konser izlemek için yanında makinesi taşıyan insanlar! Herkes bu gözle bakmıyor ama ciddi anlamda bir sıkıntı söz konusu. Bir de herkesin fotoğrafçı olma durumu gibi işin farklı bir boyutu var. Yani konsere gelen ve cep telefonu olan herkes fotoğrafçı. Böyle olunca da fotoğrafçının emeği karşılık bulmuyor. Nick Cave bir konserinde bütün seyircilerden fotoğraf çekmesini istemiş ve daha sonra bunları sosyal medya üzerinden isteyip paylaşımlar yapmıştı (https://www.nickcave.com/news/nick-cave-bad-seeds-live-photos/). Bu durum da aslında konser fotoğrafçılığını iş anlamında tehdit eden bir durum.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Ülkemizde ve dünyada hangi sanatçılarla çalışmak isterdiniz?

Serkan Tuna: Ülkemizde neredeyse fotoğrafını çekmek istediğim sanatçı kalmadı diyebilirim. Ama keşke imkânım olsaydı da Cem Karaca’yı, Barış Manço’yu canlı canlı izleyip fotoğraflarını çekebilseydim diyorum. Dünyada ise özellikle 3 grup, hem müzik hem de sahne şovu açısında çok farklı bir yerde oldukları için onlarla çalışmak isterdim: Metallica, Iron Maiden ve Rammstein. 

Serkan Tuna

Fujiwalk: Konserlerde seyircilerin ellerindeki cep telefonları hakkında ne düşünüyorsun, bu durum çekim anında olumsuzluklara yol açıyor mu?

Serkan Tuna: Biraz önce de bahsettiğim gibi Nick Cave’in yaptığı çağrı konser fotoğrafçılığı açısından büyük bir tehdit. Başka bir açıdan da deneysel bir yaklaşım. Sürekli gelişen cep telefonları ile rekabet etmek için ben de farklı şeyler deniyorum. Farklı teknikler farklı bakış açıları için kendimi zorluyorum. Kendi konser çekimlerimde cep telefonu ile fotoğraf çekenlerden rahatsızlık duymuyorum. Hatta mümkün olduğu kadar onları da kadrajıma dahil etmeye çalışıyorum.

Serkan Tuna

Fujiwalk: Okurlar sizi hangi sosyal medya hesaplarından takip edebilirler?

Serkan Tuna:  

instagram.com/serkan_t/

facebook.com/serkantunafotografatolyesi/

Serkan Tuna

Fujiwalk: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Serkan Tuna: Bu fırsatı bana verdiğiniz için teşekkür ederim. Ben elimden geldiğince konser fotoğrafçılığı ile ilgili soru soranlara cevap vermeye, destek olmaya çalışıyorum. Ayrıca okuyucularınızdan konser fotoğrafçılığı ile ilgilenenlere Photobook Collective’i de takip etmelerini öneririm.

instagram.com/photobook.collective/

facebook.com/PhotobookCollective/

Serkan Tuna
Serkan Tuna
Serkan Tuna

Fujiwalk ekibi olarak bu keyifli ve bilgilendirici röportaj için Serkan Tuna’ya teşekkür ediyoruz.

Lütfen bu gönderiyi paylaşın, bilgi paylaştıkça çoğalır. Beni İnstagram'da takip etmeyi unutmayın. @huseyinaldirmaz