Fotoğraf Okumaları: Robert Frank

Masters Of Photography – Robert Frank

Ustalar serimizin bu ayki konuğu Robert Frank olacak. Özellikle “The Americans” isimli kitabıyla fotoğraf dünyasını sarsan ve günümüzde hâlâ birçok usta fotoğrafçının izinden gittiği ve etkilendiği bir fotoğraf ustası Robert Frank. Kendisiyle ilgili bir biyografi yazmaya gerek görmüyorum. Google’da çok fazla içerik bulmanız mümkün.

Ben burada ustanın fotoğraflarından 5 tanesi üzerinde kendimce bir değerlendirme, fotoğraf okuması yapmak istiyorum. Çok zor bir işin altına giriyorum aslında. Burada okumasını yapacağım fotoğraflarla ilgili özellikle hiç araştırma yapmadım. Çünkü yazacaklarımı etkilesin istemedim. Dedim ya kendimce bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bana ne hissettiriyor bu fotoğraflar; Robert Frank ne görmüş, ne anlatmak istemiş ya da neyi görmemizi istememiş gibi sorulardan yola çıkarak fotoğrafların içinde bir kısa gezinti yapmak istiyorum.

Çok uzun uzun yazmaktan yana da değilim. Kısa ve öz , hedefine giden bir değerlendirme olsun istiyorum. Benim düşünceme göre fotoğraf aslında çok zor bir iş. Fotoğrafçının zihnine girebilmek gibi bir yeteneğimiz olamayacağı için büyük ölçüde teknik bir değerlendirme yapmak durumunda kalıyorum. Bu değerlendirmeyi yaparken kompozisyon kurallarına bağlı kalmak da istemiyorum. Tamamen özgür, ne gördüğüm ve ne hissettiğimle ilgili bir okuma olacak.

O zaman sözü daha fazla uzatmadan başlayalım.

Fotoğraf 1: City of London, 1951. © Robert Frank

Robert Frank’in 1951 yılında Londra’da çektiği bu fotoğraf mistik havası ve perspektifi ile çok vurucu. Kadrajındaki kişinin o ilk bakışı, göz teması ve ustalıkla kullanılan ışık yakalıyor beni ilk etapta. Fotoğraftaki kişi ile göz göze gelmek kullanılan perspektifin de etkisiyle beni adeta fotoğrafın içine alıyor. Tedirgin ve belki biraz da şaşkın bir bakış. Aynı tedirginlik bana da geçiyor. Üzerindeki kıyafete bakınca tam bir aristokrat izlenimi uyandırıyor.

Fotoğrafı çepeçevre saran yapıların soğukluğu ve mimari karakteristiği beni hemen bir Avrupa kentine götürüyor. Ön plandaki modelin tek başına yürümesinin aksine fotoğrafın sağ tarafında kalabalık bir grup ters istikamette yürüyor. Bir nevi zıtlık olan bu durum aynı zamanda fotoğraf içinde dinamik bir denge de yaratıyor. Yürüyen bu insan kalabalığı sislerin içine doğru belirsizleşiyor ve fotoğrafa daha mistik bir hava katıyor. Büyük ihtimalle sabahın erken saatlerinde işe gitme telaşındaki bu insan kalabalığına sis de eşlik ediyor.

Mimarinin tüm düşey çizgileri yukarıdan aşağıya doğru gözü insanlara yöneltiyor. Aynı anda yolun uzayan sis içinde kaybolan kısmı da bende merak uyandırıyor. Ustalıkla oluşturulmuş bir kompozisyon. Kalabalık bir insan grubu kadraj içine dahil olsa da fotoğrafta anlatımın önüne geçecek gereksiz hiçbir detay yok. Bir bakışın yakaladığı gözlerim adeta fotoğrafın içinde geziniyor.

City of London, 1951. © Robert Frank

Fotoğraf 2: London, 1951 © Robert Frank

Robert Frank’in yine 1951 Londra’sında çektiği bu fotoğraf kompozisyon açısından tam bir ustalık örneği. Fotoğrafın dinamiğini sol tarafta koşan kız çocuğu sağlıyor. Durağan bir şehir manzarasını bir anda hereketlendiren bu kız çocuğu neden ve nereye koşuyor? Sağ tarafda bagaj kapısı açık olan bu araba ile kız çocuğunun bir bağlantısı var mı? Daha birçok soru sorduran bu fotoğrafın içine girelim.

Bagaj kapısının oluşturduğu neredeyse kare çerçevenin içinde Robert Frank bize başka bir şey gösteriyor; çerçevenin içinde bir insan beliriyor. Ustalıkla belirlenmiş bir bakış noktası. Bu bir cenaze arabası. Açık olan kapı, gözlerimi ve dikkatimi yola yönlendiriyor. Perspektif yakalıyor beni. Ve yine sisler içinde bir Londra mimarisi. Kaldırımdaki karo taşlar dikkatimi çekiyor. Parlak kaldırım taşları üzerindeki koyu leke değeriyle koşan kız çocuğu sanki sol tarafta bir yere doğru yöneliyor hissi veriyor. Sanki evinin kapısına yönelmiş gibi, sanki cenaze arabasında sevdiği birinin olduğunu öğrenmiş ve ondan kaçarak evine, güvenli sığınağına koşuyor. Fotoğrafın gizemi beni büyülüyor.

Fotoğrafın geometrisi inanılmaz. O kadar temiz bir kompozisyon ki sanki özenle hazırlanmış bir film sahnesi gibi: Sadeleştirerek zenginleştiriyor Robert Frank. Fotoğrafın ışığı ve monochrome tonları mükemmel derecede iyi. Sokağın sonuna doğru beni çeken ışık yoğunluğu fotoğrafın geri kalanı ile kontrastı belirliyor.

London, 1951 © Robert Frank

Fotoğraf 3: Cenaze – St Helena, Güney Karolina, 1955. Amerikalılardan © Robert Frank

İfadeler, vücut dili ve bakışlar fotoğrafın gücünü ne kadar artırabilir? Bir dizi otomobil ve şık takım elbiseleri içerisindeki bu siyahi adamlar neredeler? Fotoğrafa tek başına baktığımda yine bir sürü soru sorduruyor. Belki bir önceki ve bir sonraki fotoğrafları da görsem bu sorular ortadan kalkacak. Fakat Robert Frank, tarzı gereği özellikle “The Americans” kitabındaki tüm fotoğrafları bazı benzer objelerle birbirine bağlamış. Tek başına çok güçlü değilmiş gibi görünen bu fotoğraf, bana kalırsa harika bir kompozisyon.

Yüz ifadelerinden üzgün ve fazlasıyla dalgın oldukları görünen bu adamlar bir cenazedeler. Büyük ihtimalle de hepsi bu araçların şoförleri. Ön plandaki şapkalı ilk modelden en arkadaki şapkasız modele kadar çok güçlü bir perspektif var. Dalgın ve kameraya bakmayan bu yüzleri takip ettiğimde en sondaki modelin bakışları beni yakalıyor. Ön plandaki kişinin vücut formu ve çenesindeki eli ile ortadaki modelin vücut formu birbirine çok benzer. Robert Frank’in bu fotoğrafta yüz ifadelerinin peşinde olduğunu hissediyorum.

Fotoğrafın geometrisi inanılmaz iyi. Işığın otomobillerin üzerinde parlaması ön plandaki insanları daha da ortaya çıkarıyor. Fotoğrafın içinde uzun uzun geziniyorum. Müthiş keyif veren, çok şey öğreten bir fotoğraf bu;  bir sürü soru sorduran, cevap aratan ve bulduran.

Cenaze – St Helena, Güney Karolina, 1955. Amerikalılardan © Robert Frank

Fotoğraf 4: Trolly – New Orleans, 1955. Amerikalılardan © Robert Frank

“The Americans” kitabının kapağına bakıyorsunuz. Döneminin ve hatta günümüzün dahi en önemli yapıtlarından biri. Usta fotoğrafçı diye tabir ettiğimiz birçok fotoğrafçının bile etkilendiği bir başucu kitabı.

Beni yine fotoğrafın geometrisi ve yüzler yakalıyor. Bir sürü çerçeve içinden bakan donuk yüzler. Robert Frank bir dönemin Amerika’sını gösteriyor bize. Önde beyazların, arkada ise siyahilerin oturduğu bir tramvay bu. Müthiş bir kontrast. Fotoğrafın tüm yükünü bu sırtlanıyor. Amerika’nın o dönemdeki gündelik yaşantısının bir parçası. Fotoğrafdaki insanların yüzlerindeki ifadeleri dikkatle inceleyin. O dönemde bu fotoğrafların birçok kişinin hoşuna gitmediğini tahmin edebiliyorum.

Robert Frank’in hayatın içine, insanların arasına nasıl karıştığına bakın. Fotoğraflarındaki sadeliğe, düzene ve kompozisyonların ustalığına bakın. Günümüzde kendini sokak fotoğrafçısı olarak nitelendiren ve her önüne gelen için deklanşöre basan fotoğrafçıların; karma karışık, ne çekildiği dahi anlaşılamayan fotoğrafların beni ne kadar yorduğunu bu fotoğraflara bakınca bir kez daha anlıyorum. Ve Robert Frank gibi fotoğrafçılara neden “usta” deniyor daha iyi anlıyorum.

Trolly – New Orleans, 1955. Amerikalılardan © Robert Frank

Fotoğraf 5: London 1952 © Robert Frank

Robert Frank bizi yine 1951’in Londra’sına götürüyor. Yine gizemli bir an. Müthiş bir sadelik ve düzen var fotoğrafta. Fotoğraftaki adam ne yapıyor, kim bu iyi giyimli gizemli kişi? Bir trafik polisi mi? Kıyafetlerine bakarsak değil gibi. Belki bir otel çalışanı ya da bir şoför. Peki ne yapıyor?  Anladığımız kadarıyla sol taraftan gelmekte olan bir arabaya geçmesi için yol gösteriyor.

Adamı arkasından görmemize rağmen yüzündeki gülümsemeyi fark ediyoruz. İyi giyimli, kibar bir insan izlenimi veriyor. Ve Robert Frank yine durması gereken en iyi yerde duruyor. Perspektif çok iyi fakat adam durduğu yer itibarıyla perspektifi de kapatıyor bir anlamda. Sağ ve sol taraftaki arabaların görünürlüğü çok iyi. Pozlama ve kontrast çok iyi ayarlanmış. Siyahtan da beyazdan da detay alıyoruz. Tüm bunlar Robert Frank’in ustalığının bir kanıtı.

Fotoğrafın giriş kapısı olan bu adam (Arkası bize dönük olsa bile) kollarını açmış bizi fotoğrafın içine alıyor. Sokak fotoğrafında sadeliğin önemini bilen ve çok değer veren biri olarak bu fotoğrafların birçok sokak fotoğrafçısına! ders olmasını umuyorum. İçerik ve biçimin nasıl kaynaştığının; yüzlerin, ışığın, gölgenin ve ifadelerin ne kadar önemli olduğunun kanıtı. Her biri ders niteliğinde olan bu fotoğrafları ve Robert Frank’in diğer tüm fotoğraflarını uzun uzun incelemenizi tavsiye ederim.

London 1952 © Robert Frank

Bir sonraki fotoğraf okumamızda görüşmek üzere.

©️Hüseyin Aldırmaz. Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yazar ve fotoğrafçının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Yazar: www.huseyinaldirmaz.com

Lütfen bu gönderiyi paylaşın, bilgi paylaştıkça çoğalır. Beni İnstagram'da takip etmeyi unutmayın. @huseyinaldirmaz