Fujifilm X pro 2 Yol Testi
Fujifilm’in amiral gemisi pro 2 inceleme yazımız yayında. Piyasaya çıkışının üzerinden geçen bunca zaman sonra nihayet X pro 2’yi test etme imkanı doğdu.
3 yıldır Fujifilm ile süren beraberliğim sırasında öncelikli kullandığım Xt1 modeline kıyasla nelerin değiştiğini gerçekten merak ediyorum. Sokak fotoğrafçılığı için yapılmış bir makina gibi görünse de bir çok profesyonelin çok farklı alanlarda kullandığını gördüğümüz X pro 2 ile bir yıldır sokak sokak gezerek yol testi yaptım. Bu test sırasında X pro 2’yi diğer x serisi makinalarla kıyaslama yapmadan sadece X pro 2’nin kullanım kolaylığı ve performansına yönelik değerlendirme yazısı yazıyorum.
Tasarım – Ergonomi
Rangefinder bir görünüme sahip olan X pro 2 tasarım farkıyla hemen kendini belli eden bir makina. İlk elime aldığımda hissettiğim şey sağlamlığı oldu. Garip bir hissiyatı var. İnsana güven veriyor, oturaklı bir yapıya sahip sanırım ismi bu yüzden pro J .Makinanın tasarımı gerçekten çok iyi en çok dikkatimi çeken şey iso ve enstantane çarkının iç içe geçirilmesi. Bu sayede makina üzerine konacak ekstra bir çarktan veya iso ayarının menü içine gömülmesinden kurtulunmuş. (Birçok kişinin eleştirdiği bu durumu ben çok sevdim. ) Zekice. Dslr kameralarda en çok kullandığım netleme noktalarını değiştirme kolaylığı X serisi kameralarda en çok aradığım ve eksikliğini duyduğum özellikti. Nihayet X pro 2’de gelen joystick bu sorunu kökünden kazımış atmış.
Arka paneldeki tuşların hissiyatı çok iyi. Özellikle yön tuşları xt1’de olduğundan çok daha kullanışlı. Yine dslr kameralarda alışık olduğum çift card slot’a sahip olması da büyük avantaj. Çift kart sayesinde isterseniz çektiğiniz fotoğrafların bir kopyasını diğer karta yazdırabilir, veya bir karta jpeg diğerine raw yazdırabilir ya da isterseniz birinci kart dolduktan sonra ikinci kartı kullanmaya ayarlayabilirsiniz. Makinanın ergonomisi çok hoşuma gitti her şey elimin altında özellikle sağ el ile kumanda edilmek üzere yerleştirilmiş düğmeler sokakta hızlı şekilde ayarları yapabilmeme olanak sağlıyor.
Bu noktada bir eleştiri; Af-l ve Q menü düğmelerinin yeri çok pratik değil kullanımı zor bir noktada duruyorlar .Bana kalsa Af-l düğmesini Ae-l düğmesinin hemen yanına yerleştirirdim. O noktaya konulmuş olan poz ölçüm modları düğmesi bir kere ayarladıktan sonra kolay kolay değiştirmediğim bir ayar olduğu için onu da direk menü içine gömerek makina üzerindeki tuş sayısını da azaltmış olurduk.
Görüntü Kalitesi
Genel olarak Fujifilm X sistem gövdelerin görüntü kalitesi muazzam, bu durum X pro 2’de daha da ileri taşınmış. Özellikle renklerin diğer x gövdelerden daha başarılı olduğunu gördüm. Çok fazla iç mekan mimari fotoğraf çektiğim için özellikle mekanın doğru renklerde değil de biraz sarımtırak çıkması sorunuyla zaman zaman karşılaşıyorum fakat xpro 2’de beyaz dengesini otomatiğe aldığımda renkleri çok daha doğru veriyor. Daha önemlisi portre çekimlerinde ten rengini çok doğru veriyor olması.
Yeni sensör ve işlemci işini iyi yapıyor. Ben kullandığım fotoğraf makinesinde megapiksele çok önem veren biri değilim. Bundan ziyade beni görüntüdeki kontrast, renk, detay seviyesi ve iso başarımı gibi konular daha çok ilgilendiriyor. Sokakta ışık çok fazla değişkenlik gösterir gölge bir alanda fotoğraf çektikten sonra bir anda ışığın çok sert olduğu bir alana geçebilirsiniz. Ben aydınlık alanların patlama riskini ortadan kaldırmak için pozlamamı her zaman en parlak alana göre yaparak gölge alanların daha koyu çıkmasına izin veriyorum yani fotoğraflarımı genelde olması gerekenden 1-2 stop koyu çekiyorum. Daha sonra photoshop aşamasında koyu bölgeleri açarak fotoğrafı doğal haline getiriyorum.
Yeri gelmişken söyleyeyim Fujifilm’in raw (raf) dosyalarının işlem esnekliği de çok iyi. Görüntü kalitesi bakımından xpro2 beni hiç yarı yolda bırakmadı. Sokakta sıklıkla classic crom film simülasyonunu kullanıyorum tabi duruma göre bu ayarda değişiklik yaptığımı da söyleyeyim. Fotoğraflarımı direkt siyah beyaz olarak çekmediğimi sonradan photoshopta kendim siyah beyaza çevirdiğimi de belirteyim.
Wi-fi Özelliği
Açıkçası wi-fi özelliğini ilk başlarda pek önemsemiyordum. Telefondan makineyi kontrol etme fikri bana fazlasıyla uzaktı. Fakat bu aslında çok önemli bir özellik ve bu özelliğin günümüzde artık tüm fotoğraf makinalarında olması gerektiğine inanıyorum. Sadece fotoğraf makinanızı telefondan idare etmek değil aynı zamanda çektiğiniz fotoğrafları da anında cep telefonunuza aktarabiliyorsunuz. İşte bu nefis bir özellik.
Çok sık kullanmasam da zaman zaman çektiğim fotoğrafları telefonuma atıp anlık olarak sosyal medyada kullandığım oluyor. Burada şunu belirteyim sosyal medyada anında fotoğraf paylaşmak önemli değil gibi görünebilir fakat bahsettiğim paylaşım sadece çektiğim sokak fotoğraflarını vs içermiyor; diyelim ki bir sunum, söyleşi ya da konferansta çekim yaptım ve hemen sosyal medyada paylaşmam gerekti. İşte bu gibi durumlarda inanılmaz bir hızla bu işlemi yapmak mümkün. Wi-fi özelliği olmayan bir makinayla bu çekimi yaptığınızda yanınızda bir bilgisayar taşımak zorunda kalıyorsunuz ve önce bilgisayara fotoğrafları atıp daha sonra boyutları küçültmekle ve sonra da sosyal medyaya yüklemeye çalışmakla uğraşıyorsunuz. Çok zahmetli J Yaşasın wi-fi özellikli Fujifilmler…
Hava şartları
Profesyonel olarak fotoğrafçılıkla uğraşan kişilerin fotoğraf makinesi alırken aradıkları özelliklerden birisi de ekipmanın kötü hava koşulları ile baş edebilme becerisi oluyor. Tüm gün sahada fotoğraf çekecekseniz ekipmanın toz ve su koruması olması çok işe yarayabiliyor. Bu noktada sadece suya ve toza dayanıklı olması değil özellikle aşırı soğuk veya sıcak havalarda da performansının düşmemesi çok önemli oluyor. Yaptığımız bazı fotoğraf eğitimlerinde veya eğitim gezilerinde hava sıcaklığının -20 derecelere düştüğüne ya da 40 derecenin üzerinde sıcaklıklara çıkmasına çok şahit olduk.
Böyle koşullarda elimizdeki makina ben bu şartlarda çalışmam derse ciddi sıkıntı çekebiliyoruz. Xpro 2 bu anlamda gayet başarılı bir alet. Sıcak havalarda zaten bir sıkıntı yaşatmıyor ama daha önemlisi sağanak yağmur ve soğukta çok fazla kullanmama rağmen hiçbir sorun yaşatmadı bana. Şiddetli yağmurlarda bile makinamı kesinlikle çantaya koymuyorum sürekli elimde olması gerekiyor sokakta başka şansınız yok zaten görüntü sizi beklemiyor. Özellikle su ve toz koruması olan üst seviye lenslerimiz 16-55 mm 2.8 ve 50-140 mm 2.8’le kullandığım xpro 2 hava şartları yüzünden endişelenmeden işime odaklanmamı sağlıyor.
Af Netleme Becerisi
Bu yazıda xpro 2’yi hiçbir makina ya da sistemle kıyaslamıyorum sadece kullanım kolaylığı ile ilgileniyorum. Bu yüzden xpro 2’den daha hızlı netleme yapan makinalar varmış yokmuş beni pek ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren şey netleme hızı tatmin edici mi değil mi? Sıklıkla sokak fotoğrafçılığı, mimari ve portre fotoğraf çeken biri olarak netleme hızından gayet memnunum. Netleme becerisi büyük ölçüde kullandığınız lensle de alakalı bir durum bu yüzden hızlı af yapan bir lensle kullanırsanız gövde size hiç sıkıntı çıkarmayacaktır. Hatta öyle ki fujinon 35mm 1.4 lensi xpro 2 ile kullandığınızda daha hızlı netlik yaptığını görüyoruz.
Mimari çekimlerde özellikle iç mekanlarda sıklıkla ışığın çok düşük olduğu ortamlarla karşılaşabiliyoruz. Bildiğiniz üzere ışığın az olduğu ortamlarda af performansının düşmesi doğaldır. Burası biraz önemli işte eğer karanlık ortamlarda makinanız ve lensiniz netleme problemi yaşatıyorsa bir de profesyonel bir işin ortasındaysanız bu size ciddi zaman kaybı olarak geri dönüyor. Ben xpro 2 ve kullandığım lenslerde böyle bir sorunla karşılaşmadım. Bu gibi ortamlarda bölgesel af’den ziyade tek nokta netlemeye alıp netlik noktasınıda en küçük boyuta getiriyorum ve yeterince hızlı bir af hızı alabiliyorum.
Gayet hızlı ve tutarlı bir netleme sistemi var makinanın. Sokak fotoğraflarında da hareketli konular üzerinde çok hızlı netlik yaparak konuyu kadraja hapsetmemi sağlıyor.
Boyut
Xt1 ile kıyasladığımızda biraz daha büyük bir gövdeyle karşı karşıyayız. Özellikle aynasız sistemde küçüklük ve hafifliğe önem veren biri olarak biraz daha ufak olmasını tercih ederdim. Ancak eski dslr sistemimle karşılaştırdığımda hala çok daha ufak bir gövde Xpro2. Ele rahat oturduğunu söyleyebilirim prime lenslerle kullanırsanız makinanın boyutu sizi rahatsız etmeyecektir. Bu haliyle bile cep telefonu boyutunda bir gövdeden söz ediyoruz fakat boyut ve ergonomi konusunda Fujifilm’in en iyisinin x100 serisi olduğunu söyleyelim ve bu konuyu burada kapatalım J
Sokak fotoğrafçılığı
Elime ilk aldığım anda bir bağ kurdum Xpro 2 ile. Çok sağlam, güven veren nefis bir tasarıma sahip. Bana sürekli “hadi sokağa çık” diyor sanki J. Xpro 2’nin rangefinder görünümü daha önce dslr sistemde hiç görmediğim ve hayatım boyunca hiç kullanmadığım bir tasarım. Vizörün makinanın sol tarafında olması, aynı anda hem optik hem elektronik vizörü kullanabilmek büyük rahatlık. Bu haliyle analog rangefinder makinalara fazlasıyla benzeyen xpro 2 sokakta kullanımı çok kolay bir makina. Peki nedir bu kolaylık?
Sokaklar günümüzde fotoğrafçılar için belli riskler içeriyor. Bu noktada kullandığınız makinanın boyutu çok önemli. Neden ? Çünkü Xpro 2 gibi ufak bir makina ile sokakta tamamen amatör görünebiliyorsunuz bu da sizin daha rahat çalışmanıza olanak sağlıyor. Hızlı ve mümkün olduğunca görünmez olmak zorundayız. Xpro2 beni neredeyse menü ile hiç uğraştırmıyor. Diyafram halkasının lensler üzerinden ve iso ve enstantane ayarlarının da iç içe geçmiş aynı çark üzerinden kontrol edilmesi tüm ayarlara erişmemi sağlıyor.
Çok önemli ayarların quick menü adı verilen ve tek bir düğme yardımıyla ulaşmanızı sağlayan bir menüye indirgenmesi yine hıza yönelik akıllıca bir tasarım. Hep söylüyoruz fotoğrafçı olarak bizim işimiz fotoğrafa odaklanmak makinanın ayar düğmeleri veya menüsü ile boğuşmak değil. X pro2 yi sokakta genellikle prime lenslerle ( 14 mm 2.8, 23 mm 1.4, 35 mm 1.4, 56 mm 1.2) kullanıyorum. Bunun iki sebebi var; birincisi bu lenslerin çok daha keskin olması, ikincisi ise boyutlarının çok ufak olması. Tabi elimde 10-24 mm f4, 16-55 mm 2.8 ve 50-140 mm 2.8 gibi yanımdan ayırmadığım ama boyut olarak büyük olan lenslerim de oluyor fakat onlar ihtiyaç olduğunda kullandığım lensler diğer zamanlarda çantada fakat mutlaka yanımdalar.
Xpro2’nin sahip olduğu hybrid vizörün benim için büyük bir avantajı var. Genelde fotoğraf çekerken pozlamamı en parlak alana göre yapar koyu bölgelerin iyice kararmasına izin veririm. Sadece elektronik vizöre sahip bir makinada bu durum size ciddi bir sıkıntı yaratır o da şudur; elektronik vizörler sonuç fotoğrafın önizlemesini verdiği için siz parlak alanlara göre pozlama yaptığınızda kararan koyu bölgelerdeki detayları göremiyorsunuz . Bu ciddi bir sorun. İşte bu gibi durumlarda Xpro 2’nin optik vizörü can alıcı bir görev üstlenerek sizin optik olarak sahneyi algılamanızı ve takip etmenizi sağlıyor. Tek yapmanız gereken vizörü tek bir hareketle elektronikten optiğe almak. Bu kadar basit!
Xpro 2’nin ekranı Xt1’de olduğu gibi hareketli değil aynı zamanda dokunmatik bir ekrana da sahip değil. Peki bu durum beni ne kadar ilgilendiriyor?. Tilt ekranlar zaman zaman özellikle yere çok yakın mesafeden ya da daha yüksekten yapacağımız çekimlerde bize kolaylık sağlıyor bunu kabul edelim fakat ben bu özelliği ne kadar kullanıyorum? Neredeyse hiç J Bu yüzden ekranın hareketli olmaması benim için hiçbir olumsuz durum yaratmıyor. (İstisnalar kaideyi bozmaz J )
Dokunmatik ekran ise bana göre çok amatörce ve kesinlikle pratik değil. Siz ekranda nereye basıcam diye düşünene kadar önünüzde oluşabilecek onlarca fotoğrafı kaçırabilirsiniz. Bu anlamda Xpro 2’nin dokunmatik bir ekrana sahip olmaması hiçbir dezavantaj oluşturmuyor.
Gelelim Xpro 2’nin beni sokakta en çok rahatlatan özelliklerinden birine; joystick. Xt1’de zaman zaman sıkıntısını çektiğim netleme noktalarını hızlı değiştirememe durumu nihayet çözüldü. Makina arkasına tam da sağ baş parmağımızın altına konumlandırılan joystick netleme noktalarını çekim anında konuyu takip ederken bile hızla kontrol etmemi sağlıyor. Aynı zamanda menüler arasında geçiş yaparken de yine joysticki kullanabiliyorsunuz. Genelde tekli netleme noktası kullanan birisi olarak sağ baş parmağım sürekli joystickle netleme noktalarını hızlı bir şekilde değiştirmekle meşgul oluyor. Gerçekten çok pratik.
Xpro 2’de mekanik shutter hızının 1/8000’e çıkarılması beklediğimiz özelliklerden biriydi ve nihayet geldi. Sahada fotoğraf çekerken özellikle açık diyaframlı lenslerle ve ışığın fazla olduğu ortamlarda 1/4000 bize malesef yetmiyordu. Çok sığ bir alan derinliği isterken sırf perde hızından kaynaklı sorun yüzünden elektronik shuttera geçmek zorunda kalıyordum. Yine istediğiniz takdirde Xpro 2’de de perde türünü mekanikten elektroniğe alarak 1/32000 değerine ulaşmak mümkün.
Sonuç
Genel performans olarak Xpro 2 daha önce kullandığım tüm Fujifilm kameralardan çok daha iyi. Xpro 2’de her şey çok daha hızlı… Açılış hızı, autofocus, işlemci ve hatta sd card yazma hızları bile çok daha iyileştirilmiş. Bunlar sahada fotoğraf çekerken o an fark etmesek de işimizi fazlasıyla kolaylaştıran iyileştirmeler. Uzun süredir 16 mp olarak çıkan gövdelerin yerine şimdi 24 mp sensöre sahip bir gövde çok daha fazla detay veriyor. Ben megapiksele çok önem veren biri değilim fakat daha fazla detay sunan bir sensöre de hayır demem elbette. İso performansı daha da ileriye taşınmış . Ben genel olarak 6400 iso’nun üzerine pek çıkmam bana yeterli gelir. İso 6400’de iyi görüntü veren Xpro2 iso 12.800’de bile kullanılabilir temiz fotoğraflar almamızı sağlıyor. Gerçekten çok başarılı.
Fiyat ve tasarım farkına baktığımızda Xpro 2 tüm kullanıcılar için iyi bir seçenek olmayabilir fakat performansına ve kullanım rahatlığına bakınca düşünceniz değişecektir. Pahalı mı? Evet biraz ama her kuruşuna değer J
©️Hüseyin Aldırmaz. Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yazar ve fotoğrafçının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamazve kullanılamaz.
Yazar: www.huseyinaldirmaz.com